Deprem de Covid 19 da Sel de Yangın da Çoğunlukla Fakirleri Öldürür Her Zaman Fakirler!
Aslında bina sağlamsa deprem de öldürmez sel de yangın da salgın da...
Büyük insanlık ülkelerindeki nerelerin deprem kuşağı olduğunu, nerelere bina yapılırsa yıkılmadığını, şehrin, kasabanın, köyün neresine yaparsalar sele gideceğini, temeli nasıl yaparsan depremde yıkılmayacağını, bina iskeletinin kaç şiddetindeki depreme dayanabileceğini artık bilebiliyor.
Deprem için milletten toplanan vergiler, binaların güçlendirilmesi için değil de tipin birinin arsız, yüzsüz müteahhit arkadaşlarının çeyrek boka yaramayan havalimanlarına, duble yollarına, olmayan itibarımıza hiçbir katkı sunmayan bin odalı saraylarına sıvarsa o ülkede bu tip afetlerden çomçok ölümler, çomçok kazalar, çomçok facialar, çomçok katliamlar olur.
Üstüne üstlük hem de bu devirde madende, depremde, iş kazalarında, tarla yollarında, selde ölümler oluyorsa bunu da devlet adamı olacak herifler, bu tür katliamlara fıtrat, kader, az daha sabır gösterin diyorsa, tuhaf tipler tipin birinden aldığımız talimatla deme gereği duyuyorlarsa üstelik o ülkeler hiçbir zaman düze çıkamaz.
Kendilerini iki bok, fikirsizliklerini süper bir fikir sanıp devletin ekonomisini yoksullukla, yoksuzlukla, yoksunlukla mücadele için değil cibilliyetsiz müteahhitlerini ihya etmek için ve sözde kutlu, özde cüzdan davaları için yiyip utanmadan tüyü bitmemiş yetimin hakkını çarçur etmeyi marifet sayıyorlarsa o ülkede huzur, refah, iç barış, dış barış sittin sene olmaz.
Besledikleri yobazlarının dediği gibi insanlar namaz kılmadığı, oruç tutmadığı için; sokakta bira içen kadınlar Nihat Hatipoğlu'nu görünce utanmadıkları için, zina yapıldığı, içki içildiği için sel, deprem, felaket olmuyordur.
Müteahhit demirden, çimentodan, kumdan çalmışsa o bina, o ev; depremde, selde, yangında çatlar, çöker, yıkılır, yanar, insanlar da çoluk çocuk eş dost karı koca genç yaşlı altında kalır.
Fakirliğin yüzü, ölüme, salgına, savaşa karşı hep yumuşaktır.
Ölüm fakire höt dese, al sana hayatım, sağlığım, canım, kanım, eşim, dostum der dünyanın her yerinde.
Tarihte dünyanın her yerinde savaşa fakir çocukları gönderilir, şehadet şerbeti hep fakirlerin çocuklarına içirilir.
Vatansoyarların çocukları hep sağlam binalarda oturur, askere gidip vatanı, milleti kurtarmazlar, bıbıcıkları devletten oğluşları için çürük raporu alır, devletin alım garantili ihalelerinden, yobaz garantili vakıf işlerinden halis niyetlilerin çocuuuna verir.
Deprem, salgın hastalık, zenginlere, yolsuzlara, rüşvetçilere, hırsız şahıslara pek yanaşmaz; hırsızlarla, yolsuzlarla arasında karşılıklı çıkar ilişkileri vardır hep!
Yolsuz, hırsız, arsız sürüsü için salgın hastalıklar, depremler, savaşlar hep ihya olmaları, paralarına para katmaları için yeni bir fırsat olur.
İnsanlar selde, depremde, salgın hastalıkta canlarının derdine düşmüşken ölmemeye çalışırken bu tip cibilliyetsizler ceset torbası, maske, inşaat malzemeleri, yeni imar yasası fırsatı gibi şeylerin peşine vatan için, millet için, bayrağımız için, dinleri için düştüklerini söylemeyi de ihmal etmezler.
Covid 19 virüsü dünyanın her ülkesinde çoğunlukla hep fakirleri öldürüyor.
Niye çünkü? Çalışmak, işten atılmamak, eve ekmek götürmek gerek; Corana virüsün fakirlere özel bir garezi yok ya!
Kapitalizm, fakirleri doğal ve doğal olmayan afetlerde, salgınlarda, savaşlarda pek sevmez; ilk feda edilecek onlardır.
Neticede depremden, salgın hastalıktan, selden, afetten daha şerefsiz bir şeydir kapitalizm!
Hele de bizimki gibi ülkelerde devlet yardımıyla, ihalesiyle, vergi affıyla, yolsuzlukla, rüşvetle, hırsızlıkla ilkel birikim yapmış pislik kapitalistler ülkesinde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder