Aşıda Dünya 3’süymüşüz! Covid 19 Olup Biraz Daha Ölmeyelim Sakın, Aman Haa Türkiye’m!
Ver mehteri, sıva manşetini havuz medyası, manşet manşet üstüne!
En çok aşı projesi çalışması şahsın rejiminde hamdolsun!
Saray Türkleri dünya 3’üncüsü olmak için tam 436 araştırmacıyla 17 yerli, millî ve çılgın proje geliştirmişler.
27 Mayıs 1928’de kurulan, 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsünü kapatan şuursuzları Z kuşağı bilmese de olur.
Saray Türkleri Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsünü kapatmasa da ne yapsaydı Z kuşağı?
Daha 1931 yılında, ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı üretimine başlamışlar.
1932 yılında, serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmeleri sonucu, dışarıdan serum ithali dururup, aşı ithalinden ihya olanlara engel olmuşlar.
1933 yılında, Simple Metodu ile kuduz aşısı üretmişler, saray Türkleri kapatmasın mı?
1934 yılında, İstanbul Aşıhanesi, Enstitü bünyesine nakledilmiş ve çiçek aşısı üretimini ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye getirmişler, şimdi bu saray Türkleri böyle bir kurumu kapatmasın mı?
1937 yılında, kuduz serumu üretilmeye başlanmış, saray Türkleri kapatmasın mı?
1940’lı yıllarda Türkiye, Ortadoğu ülkelerine tifüs aşısı satmış, saray Türkleri kapatmasın mı?
1942 yılında, tifüs aşısı ve akrep serumu üretimine başlamışlar, saray Türkleri kapatmasın mı?
1948 yılında ülkemizde ilk defa boğmaca aşısı üretimi yapmışlar, saray Türkleri kapatmasın mı?
1950 yılında, İnfluenza Laboratuvarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanıtmışlar ve influenza aşısı üretimine başlamışlar, saray Türkleri kapatmasın mı?
1951 yılında, ilk kez antibiyotiklerin ve bazı vitaminlerin kalite kontrolüne başlamışlar, saray Türkleri kapatmasın mı?
1956 yılında, tetanos aşısı daha modern metotlarla üretilmeye başlamışlar, bu milletin ihya olmasına mani olanları, saray Türkleri kapatmasın mı?
2004 yılında ise Manisa Tavuk Hastalıkları ve Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatılmış.
2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’ne saray Türkleri toptan kapatmasaydı, bu özel hastane sahipleri, ilaç tekelleri nasıl ihya olacaktı aziz milletimiz, şimdi dünya 3’üncüsü olabilirler miydi?
Nasipse Covid 19 salgını bitse de ,mühim değil, saray Türkü modelli (Adı Yavuz mu olur, Fatih 1453 mü olur, Burun Sultan Abdülhan, Gudubet Yıldız Sarayı Kızıl Sultan aşısı mı olur?) BioNTceh, Moderna, Sinovac, Sputnik V, Oxford AstraZeneca aşılarına muthaç olunmadan yine yepisyeni bir destan daha eda edebilirlerdi.
Hem sadece aşı konusunda mı destan yazıyorlar, aşk olsun eyy yalAK havuz medyası?
2 saatlik şarjla 8 saat çalışabilen yerli ve milli traktör, zât-ı şahaninin tukuaz mavisi galoşla poz verdiğinden, hani, ne çabuk unuttunuz, yerli ve milli uçaklar, otomobiller, motorları ecnebi ihalar, sihalar, gemiler, gemicikler, helikopterler, tanklar...
Dünyada itibar, ihtişam kazandırıcı “şahsın millet sarayı” bakımından dünya 1’incisiler!
Dünya makam aracı sahibi bakımından evelallah saray Türkleri yine zirvede, yine 1 numara!
Dünya liderleri arasında sadece şahsının kullanımına ait uçak sayısında da 1 numara değil mi şahsın ülkesi!
İtibarımız dünyada parmakla değil saraylarla, makam uçaklarıyla göstertiliyor eyy yalAK havuz medyası.
Covid 19 salgınında, Covid 19 dışında Türk tipi “bulaşıcı hastalık” icat eden başka hansi millet var?
Helal içki vergisi, helal sigara vergisi konusunda kimse saray Türklerinin eline su dökemez dünyada yine 1 numaralar elbet!
Devlet ihalelerini aynı şirketlere verip, ilkel birikim yaratma konusunda, dünyada kendi milletine sövüp o devletten ihale alabilen halis niyetli müteahhitler konusunda da 1 numaralar 1!
Hey yavrum hey! Dünya saray Türklerini hayranlıkla izliyor, herkesler kıskanıyor.
Böyle bir dünya lideri Almanlara nasip olacak değildi ya?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder