Bunlar ki Türk Lirasına Düşman, Türkçeye Düşman, Sana Bana, İşçiye, Çiftçiye, Kadınlara, Yoksul Çocuklara, Öğrencilere Düşman!
Türkçenin sadeleşme çalışmalarının 1930'larda başladığını sanacak kadar cahiller, bilgisizler!
Sosyal medya denen mecralardaki dile üzülüp nasıl bir Türkçe konuştuğunu bilmeden Doğru Türkçe üfürüyorlar akılları sıra!
Türkçe bilgileri de ekonomi bilgileri gibi serin anlaşılan:)) Bir sıkıyorlar, iki neticelerinden üfürüyorlar!
Arapça, Farsça, Türkçe salatası Osmanlıcayı ecdatlarının Türkçe dili sanıyorlar.
Alenî, bariz, aşikâr, ayan, bedii, sarih, münhal, üryan, berrak sözcüklerini neden Türkçe "açık" sözcüğüne hapsettik diye üzülüyorlar:))
Aleni, bariz, ayan, bedii, sarih, münhal, üryan Arapça; aşikâr, Farsça...
Bunları söyledikten sonra şahıs diyor ki "Yabancı kelime kullanma hastalığı lisanımızı tehdit ediyor." Bunu aynı kişi, aynı gün ve saat, aynı yerde söylüyor da bir Allah'ın kulu da çıkıp sen ne saçmalıyorsun, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? diyemiyor!
Fransız İhtilali'nden, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden, Toplum Sözleşmesi'nden hazzetmezler ya Osmanlıdaki Kamus-ı Türkî sözlüğü ve önsözünden, Tanzimat sanatçılarından, Genç Kalemlerden, Yeni Lisan makalelerinden hepten bîhaberler!
İmparatorluklar neden yıkıldı, saltanat, hilafet neden kaldırıldı, neden ayaklarla başlar yasa üstünde sözde de olsa bir oldu, neden herkes eşit haklara sahip diye de fena halde üzgünler:))
Bir tane Yunus Emre şiiri okuyup anlamışlar gibi, bir Ömer Seyfettin öyküsü, bir dilde sadeleşmeye dair bir yazı okumuşlar da bir "Doğru Türkçe" konuşmaları eksikti!
Şüphesiz ki saraylı ve ecdatları sandıkları gibi akarsuya, ümide, serpilip gelişen hayata, meyve çağında ağaca düşman bu tipler!
Çürüyen diş, dökülen et, göçen havalimanı eseri tavanı, denizin dalgalarına 4 kez verdikleri duble yollar, ağustosta sele giden canlar, eriyen maaşlar, şahlanan zamlar, doymayan arsızları, içi boşaltılan kamu bankaları, yakalanmayan hırsızları, tutmayan hedefleri...
Yazlık, kışlık, güzlük sarayları; deniz manzaralı, göl manzaralı, Boğaz manzaralı köşkleri...
Şahsın doğru düzgün bir diploması, üniversiteden bir arkadaşı yok ya uzmanlık alanının ekonomi olduğunu sıkıp millete ekonomide "liralaşmaktan" dem vuruyor şimdilerde:))
Faiz sebep; enflasyon neticedir ile hazinede, merkez bankasında para pul bırakmadıydı damadıyla!
Şimdi de "Doğru Türkçe" konuşmasında Türkçe'den Arapça, Farsça gibi sözcüklerden neden arındırıldığını, dilde Arapça, Farsça tamlama kullanılması azaldığı için dilin köksüz kaldığını üfürüyor!
Sülale boyu dolar, avro, altın, sterlin yığıyorlar; devletin ihalelerinin çoğunu dolar, avro garantili verip üç beş kuruş birikimi olan millete de "liralaşmanın erdeminden" sıkıyorlar!
Bu ne dolar perhizi; bu ne dolar turşusu? Bu nasıl Doğru Türkçe, bu ne Arapça, Farsça sevdası?
Doğru Türkçe goygoyu yapıp kendi kendilerine ödül verdikleri cümbüşlerinde kendileri konuşup kendileri kendilerine ödül veriyorlar; bir hafta önceki cuma günü, bir camide de Türkçenin en güzel şarkı sözü yazarı Sezen Aksu'nun dilini koparmaktan bahsetmemişler gibi!
Şüphesiz ki Türkçe ne saltanatçılar, hilafetçiler gördü geçirdi, Türkçe şuursuzu tiplerin himayelerinde değil ya bin yıldır bu dilin halkı türkülerle, masallarla, bilmecelerle, atasözleriyle, halk şiirleriyle yaşadı, yaşayacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder