Eski Altındağ, Eski Türkiye'de, Orhan Veli'nin Garip Şiirinde Kalmış Sayın Abim!
Zat-ı şahaninin şahsı sayesinde yeni Altındağ'ın fakir fukarası, yoksul dünya milletinin yoksul fakirlerinden artık!
Türkler, Kürtler, Suriyeliler, Afganlar, Özbekler, Türkmenler ortaya karışık emekçi mahallesi...
Birbirini sevmeyen, yoksulluklarının nedenini kendisi gibi konuşmayan, kendisinin dininden, mezhebinden olmayanlardan kaynaklandığını sanan bir mahalle artık Altındağ...
Dünyanın çoğu yeri gibi... SSCB yıkılınca tek kutuplu dünyada kapitalizmin başı göğe erse de insanların hali pür melali pek iç açıcı değil!
Emekçilerin birliği, sermayeyi yenemedi; sermayenin birliği, emekçileri birbirlerine düşman yapıp parasına para katıyor, devlet yardımı ilkel birikimilerle ihya oluyor, halt etmiş gibi bunu da övüyor.
Türk, Kürt'ü Kürt, Arap'ı, Arap, Afgan'ı, Afgan, Özbek'i, Özbek, Ermeni'yi, Ermeni, Azeri'yi sevmiyor.
Sermayenin birliği halkların yoksullarını birbirine düşman etmede çok mahir artık.
Sendikaları bile milliyetçi sendika, dinci sendika, Kürt sendikası diye ayrıştırmayı başardılar, sendika ağaları yarattılar.
ABD'deki Meksikalılar, Almanya'daki Türkler, Rusya'daki, Çeçenler, Fransa'daki Cezayirliler artık; alınteri, emek, insani çalışma saati hakkı, insani maaş talebi gibi meselelerde birleştirmiyor.
Altındağ yine fakir fukara mahallesi ya, sabaha karşı rüyalarında değil sokaklarında kabus gördü.
Şiirdeki Şen Yuva Apartmanı bodrum katında oturacak lağımcı ile bulaşıkçının oğulları küçük Yılmaz, Küçük Emrah'tan bile küçük değildir illaki!
En son yaşanan cinayete, sonrasındaki linç girişimine tanıklık etmemiştir inşallah Garip şiirimizin garip kalmış Yılmaz'ı.
Altındağ 1930'lardan beri emekçi mahallesi, Önder, Battalgazi, Siteler Mahallerinde ya artık dünyanın...
Suriyeli, Afgan, Özbek işçiler için eski Türkiye'nin çamaşır yıkama, bulaşık gibi işleri çok naif, geçen sene Siteler'deki mobilya dükkanının içinde kalıp yerli ve milli işçilerin yarı maaşına çalışan göçmen işçiler yanarak öldüler Ankara Altındağ ilçesinde yaa...
İki gün önce de 15 yaşındaki çocuk öldürüldü kendiyle aynı yaşlarda bir göçmen işçi tarafından...
Sonrası linç girişimi, dünyada, ülkesinde, hayatında ne dolaplar döndüğünden bihaber güruh kendi yoksulluğu için gördükleri göçmenlere saldırıp, evlerini, dükkanlarını yağmaladılar saatlerce...
Ülkeye 10 senedir istikrarlı bir biçimde 6 milyon göçmen savaş, yoksulluk nedeniyle göç etmiş.
Aralarında katiller, uyuşturucu kaçakçıları, insan tacirleri de sanatçılar da para babaları da yoksulları da var!
Ankara Garı, Suruç katliamlarını ellerini, kolların sallaya sallaya yapanlar da...
Bir gün illaki emekçilerin birliği savaştan, ticaretten, siyasetten beslenen yavşakları yenecek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder