19 Mayıs 2019 Pazar

Millet Fakr u Zarûret İçinde Harap ve Bîtap Düşmüş Olabilir!
Dünyadaki "cumhuriyet" rejimleri her ülkede olduğu gibi saltanatları, sultanları, padişahları, imparatorlukları, kralları, soytarılarını saraylarıyla birlikte yıkarak kurulmuştur ne mutlu ki!
Padişahın emriyle, sultanın gizli görevlendirmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmamıştır ulan!
Milletin vergisiyle saraylar kurarak, çoluklarını çocuklarını, hısmını akrabasını, damatlarını, dünürlerini, imam hatipten arkadaşlarını, dinci gerici vakıflarını devletin parasıyla ihya ederek, devletin hazinesinin dibini sıyırarak kurulan rejimlerin adı "cumhuriyet" kalsa da cumhuriyet denilmez!
Memleket içinde iktidara sahip olanlar, gaflet, delalet hatta hıyanet içinde bir takım faaliyetlerde bulunabiliyor ki ülkenin kurucu iradesi yıllar öncesinden gençliğe söylemiş.
Millî iradeye saygısızlık edenler, daha önce mühürsüz oyları geçerli saydırdıkları yetmiyormuş gibi şimdi de gerekçeli bir karar bulamadan seçim iptal edebilecek cüreti gösterebiliyor!
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a Bandırma Vapuru ile kelle koltukta çıkarma yapmasını Osmanlının herhangi bir subayından herhangi birisi de oydu diye zırvalıyorlar!
Aynı saray Osmanlısı, işgalci İngilizlerle, Fransızlarla, İtalyanlarla bir olup, zamanının kendi sözde Şeyhülislam Efendilerinden Mustafa Kemal Atatürk'ün idamı caizdir diye mühürlü fetvasını alıp Anadolu'ya dağıtmamışlar gibi...
Yine aynı Osmanlı sarayından padişah Vahdettin imzalı, mühürlü fermanı alarak Mustafa Kemal Atatürk için idam kararı çıkarmamışlar gibi...
İstikbalde dahi bizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahlar oluyor. Bugün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düştüysek, vazifeye atılmak için, içinde bulunduğumuz vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceğiz!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyete kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün fabrikaları özelleştirilmiş, bütün tersaneleri satılmış, bütün ordusuna sızılmış ve memleketin her köşesi yağmalanmış olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemiz, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni yağmacılardan, talancılardan, vurguncuları kurtarmaktır!
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki kırmızı sıvıdan ziyade sınıf dayanışmasındadır!
Akıl, bilim, sanat, kültür, üretim, sağlık, eğitim ve eşit bölüşümdedir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder