7 Mayıs 2019 Salı

İftardan Önce Sakız Çiğnemek Müslümanların Orucu Bozar;  Dört Milyon Yüz Yetmiş Bir Bin Yüz On Sekiz 4.171.118 Kişinin Kul Hakkını Yemek Sözde Müslüman Tiplilerin Orucunu Hiç Bozmadı!
Neleri neleri yemediler ki bu vakte kadar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, vergisini ödeyen normal vatandaşların vergisini...
Çiftçinin alın terini mi çalmadılar, madencilerin, tarım işçilerinin hakkını terleri soğumadan mı verdiler?
Babalı oğullu damatlı kızlı villalar dolusu para mı sıfırlamadılar, inasani ilişkili  hediyeleşmeli gömlek kutusu içinde rüşvet mi yemediler, öğretmen emeklisi Mitten hızlı enişte ile Man adalarında milyonluk şirket mi kurmadılar?
Kul hakkı yemek kendi dinlerine göre haram olduğunu ramazan ayının ilk gününde, ilk iftarında da bilmiyorlarsa atayizler olarak kendilerini Diyanet İşleri yardımıyla aydınlatmalım:
( Belki de gerçek Müslümanlar yav:)
 "https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/1007/kul-hakki-yemenin-hukmu-nedir--kul-hakki-nasil-odenir-"
"Görüldüğü üzere kul hakkı, kişinin Cennet ya da Cehennem’e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır.
Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır.
Hak sahibi, (4.171.118 kişi) hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adalet, bunu gerektirir. Veda hutbesinde Resûlullah (s.a.s.), “Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” (Buhârî, Hacc, 132) buyurmuştur.
Buna göre, gasp, hırsızlık veya izinsiz alma gibi yollarla elde edilen haram para veya mal, sahipleri biliniyor ise kendilerine yahut mirasçılarına, bilinmiyor ise fakirlere veya hayır kurumlarına onların namına sadaka olarak verilmelidir. Ayrıca, yapılan bu kusurlardan dolayı da Allah’tan af ve mağfiret dilenmelidir.
Mal ya da darp gibi şeylerle ilgili olmayan gıybet, bühtan gibi hak ihlallerinde en doğrusu, hak sahibine durumu anlatıp helalleşmek olmakla beraber, her zaman bu şartı yerine getirmek mümkün olmadığından ya da insanlar bundan çekindiklerinden, kendi adına tövbe edip, hak sahibi namına da istiğfar etmek, dua etmek ya da hayır hasenat yaparak sevabını ona bağışlamak, bu tür hak ihlallerine keffaret olur (İbn Teymiyye, el-Fetâva’l-Kübrâ, I, 113).
Adalet, hak, hukuk, eğitim sistemi, tarım, hayvancılık, sağlık sistemleri zaten bozuk, daha ne kadar bozulabilirdi ki?
Çay bahçesinde eline makas verilen, sırtına semer vurulan Sadigilin vereceği hukuktan ne beklenirdi ki? Yolsuzla, hırsızla, arsızla, haydutla eşit, dürüst yarışmak ne kadar mümkün olacak?
Hukuk baştan bozulursa ahlakı, erdemi, vicdanı, insanlığı, adaleti, kanunları ve nihayetinde de kendine devlet denilen devleti de bozar, çürütür!
Mitilini İstanbul'a serecek bunak faşiste de saraylı efendisine de boyun eğecek değiliz ya sayın abicim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder