30 Ağustos 2020 Pazar

Solcuların, Sosyalistlerin, Komünistlerin 30 Ağustos Zaferi Kutlu ama Buruktur Hep! Hepimize Cumhuriyet Kazanımları Hep Kutlu Oldu Hep Kutlu Olacak Elbet!

Solcuların, Sosyalistlerin, Komünistlerin 30 Ağustos Zaferi Kutlu ama Buruktur Hep! Hepimize Cumhuriyet Kazanımları Hep Kutlu Oldu Hep Kutlu Olacak Elbet!
Kutlarız ama her sene coşkuyla! Niye çünkü...
30 Ağustos Zafer Bayramı'nda sadece Yunan, İtalyan, Fransız, İngiliz kuvvetleri, emperyalistler, işgalciler yenilmemiştir.
1000 yıldır milletin iliğini kemiğini saraylarında zevk u sefa içinde sömüren bir avuç görgüsüz saraylının, saltanatçıların da defterleri dürülmüştür, mandacılar, himayeciler Kurtuluş Savaşı boyunca işbirliği yaptıkları İngiltere'ye şutlanmışlardır.
İngiliz işbirlikçisi halife efendiye, yobaz mollalara, şeyhlere, softalara da yol verilmiştir.
Günümüzün hilafet sevdalılarının, saltanat hayali kuran tiplerin, saraylarında zevk u sefa içinde yaşayanların bugün Mustafa Kemal Atatürk anamamaları da pek normaldir.
Ak itlerinin 30 Ağustos 2020'de televizyonlarında "Anırkabir" yazmaları da yıkılan saltanatlarının, hilafetlerinin kinleri gereğidir!
Zira devlet büyüklerini görünce anırmaya başlayan tuhaf tiplerini bile isteye oraya koyup anırttırmışlardır, akıllarınca da dalga geçmişlerdir dangalaklar!
Biz solcular buruk kutlarız ama kutlarız! Ne ecdadımız, ne annemiz, ne eşiniz, dostumuzdur, arkadaşımız ne babamız, dedemiz, ninemiz hiçbir zaman "Keşke Yunan galip gelseydi." demedi!
Bizim çocuklarımızın, torunlarımızın ağzından da böyle onursuz bir cümleyi hiçkimse duyamaz!
Kravat takıp elinde çiçekle  "10 Kasımlarda saat 9'u 5 geçe ben kenefe gidiyorum." diyen fesli deyyusu bizimkilerden hiçbir kimse onursuzca ziyaret edip o fotoğrafı 10 Kasım günü haysiyetsizce paylaşmamıştır, paylaşmayacak da...
Ecdadımız Mustafa Suphiler, Ethem Nijatlar, Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler, Rıfat Ilgazlar, Aziz Nesinler, Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, İbolar ne de bizler de son nefesimizi verene kadar "Yaşasın tam bağımsız Türkiye!" demeden geri durmadık, durmayız!
Cumhuriyet bayramlarını buruk kutlarız ama... Hele hele eylül yaklaşırken 30 Ağustos'u da...
Bir ülke ki daha doğmadan boğmuştur sol yanını, bir ülke ki sol ayağına kurşun sıkmıştır en başta!
Mustafa Suphi ve arkadaşları Karadeniz'de Yahya Kaptan tarafından hile ile ar ile boğdurulmuştur Kazım Karabekir denilen yobaz paşadan izinli...
O gün bugündür bu ülkenin hep sağ yanı semirtilmiş, beslenmiş; sol yanı ezilmiş, hor görülmüş, örselenmiş.
Ol nedenle böyledir ülkenin hali pür melali!
Nazım Hikmet'in, Sabahattin Ali'nin, Enver Gökçe'nin, Ahmed Arif'in, Rıfat Ilgaz'ın neler çektiklerini, vatanı, halkı, haklı kavgalarını nasıl sevdiklerini göğsümüzü gere gere söyleriz, gurur duyarız!
Topraktan öğrenip kitapsız bilenlerle, Hoca Nasreddin gibi ağlayıp, Bayburtlu Zihni gibi gülenlerle, Ferhadlarla, Keremlerle, Keloğlanlarla,
"Bütün aksâmı vatan bir küldür." dediler!
"Kabul olunmaz," denildi
               "Manda ve Himaye"
Babası seferberlikte ölen marangoz Adapazarlı Kambur Kerimlerle, Arhaveli İsmaillerle, kamacı ustası Bekir Ustalarla, Manastırlı Hamdi Efendilerle, kara kaytan bıyıklı mekanı adı belirsiz şehitlerle, Kartallı Kazımlarla, İzmirli Ali Onbaşılarla ve kadınlarla kurduk ulan bu ülkeyi!
bizim kadınlarımızla:
korkunç ve mübarek elleri
            ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
                              anamız, aradınız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
                             öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
                          kadınlar,
                                    bizim kadınlarımızla!
Toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çoktular, çoğuz hâlâ çok şükür!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder